Kemoterapi hakkında en sık sorulan 5 soru
Kanser tedavisinde her geçen gün yeni gelişmeler yaşanıyor. Birçok tedavi yeni umutlar sağlıyor. Kanserle mücadelede en değerli silahlardan biri olan kemoterapi birçok kaygıyı da beraberinde getiriyor. Ancak tedavide kullanılan kemoterapi birçok bireyde önyargıya neden olabiliyor. Liv Hospital Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. His Derin, kemoterapiyle ilgili en sık sorulan 5 soruyu yanıtladı.
- Kemoterapinin etkilerinin geçmesi ne kadar sürer?
Kemoterapide kullanılan ilaçların bir kısmı karaciğerden, bir kısmı da böbrekten atılır. Bazı kemoterapi ilaçlarının da kalp üzerinde olumsuz etkileri olabilir. Kemoterapi öncesinde ve sonrasında böbreklerin ve organların korunması amacıyla hastaya doktor gözetiminde damardan bol miktarda sıvı verilir. Kemoterapi kürünün bitimini takiben yaklaşık 3 hafta sonra kan değerleri normal aralığa döner ve bağışıklık büyük ölçüde düzelir. Bu sürenin ardından hasta büyük ölçüde günlük hayatına dönebilir. Ancak özellikle yorgunluk birkaç ay daha sürebilir. Hastanın kendi durumuna göre en iyi olanı ayarlaması yani bu süreçte kendi doktoru olması, yorgun hissettiğinde dinlenmesi, gerginliğini doğru yönetmesi çok önemlidir. Kemoterapi ilaçlarının vücuttan tamamen atılması kişiden kişiye değişmekle birlikte 6 ay ile 1 yıl kadar sürebilmektedir. Kadın hastalar eğer hamilelik düşünüyorlarsa ancak bu süreden sonra hamile kalabilirler. Ancak meme kanseri sonrasında hastanın 3 ila 5 yıl kadar takip edilmesi ve mümkünse bu dönemde çocuk doğmaması gerekmektedir.
- Kemoterapide beslenmede nelere dikkat edilmelidir?
Kemoterapi sırasında protein ve vitamin açısından zengin, sindirimi kolay besinler tüketmelisiniz. Kemoterapi nedeniyle daha önce sevilen besinler kişide bulantı ve tiksinti yaratabilir. Bu daha sonra geçecek. Faydalı olduğunu düşündüğümüz bir besin olsa bile hastada bulantıya neden oluyorsa onu yemeye zorlamamalıyız. Aynı şekilde yemeyi tercih ettiği yiyeceklerin de ona verilmesi uygun olacaktır. Kemoterapi sırasında greyfurt tüketilmemelidir. Bu meyve kemoterapi ilaçlarının karaciğer metabolizmasını etkiler. Ancak greyfurt ile aynı aileden olan portakal, limon ve diğer tüm turunçgillerin tüketilmesinde bir sakınca yoktur. Narın kemoterapi ilaçlarıyla etkileşime girdiği düşünüldüğünden kemoterapi sırasında tüketilmesi önerilmez. Birçok kemoterapi ilacı bağırsak hareketlerini yavaşlatarak kabızlığa neden olur, bazıları ise ishale neden olur. Doktorun tavsiyesine göre hareket edilmelidir. Bol su tüketmek böbrekleri korur ve özellikle böbrekler yoluyla atılan kemoterapi ilaçları kullanılırken gereklidir.
- Kemoterapi sırasında ne gibi yan etkiler ortaya çıkabilir ve nasıl önlenebilir?
Bulantı ve kusma en yaygın olanıdır. Günümüzde bu yan etkileri ortadan kaldırabilecek çok güçlü ilaçlar bulunmaktadır ve hem damardan hem de ağızdan uygulanarak bu yan etkiler önemli ölçüde azaltılmaktadır. Kullanılan ilaca bağlı olarak kabızlık, bazen de ishal sıklıkla ortaya çıkabilir. Bu yan etkiler için öncelikle diyet ayarlanır, yeterli olmadığı durumlarda kabızlık veya ishal için ilaç verilir. İştah kaybı ve tat alma duyusunda azalma olabilir. Öğün sayısını artırarak ve istenirse ara öğünler ekleyerek yeterli besin alımı sağlanabilir. Nane, limon ve kahve içeren sakız ve şekerler kötü tat hissini bastırır ve daha iyi hissetmenizi sağlar. Özellikle kemoterapi sonrası ilk hafta hasta kendini yorgun hissedebilir ve dinlenmek isteyebilir. İkinci hafta daha rahat geçer ve üçüncü hafta genellikle normale döner. Açık ve temiz havada yürüyüşler uygundur. Kemoterapi kullanımı sırasında ağız yaraları ve pamukçuk oluşabilir. Pamukçuk oluşumunu önlemek için ağız hijyenine dikkat edilmelidir. Ayrıca günde 4 defa karbonatlı su ile gargara yapılması tavsiye edilir. Kemoterapiden sonraki 7-14 gün arasındaki dönem genellikle bağışıklığın en çok baskılandığı dönemdir. Bu dönemde ateşiniz 38 ve üzerinde ise hemen hastaneye gitmeli ve doktora başvurmalısınız. Kemoterapi nedeniyle kanımızdaki lökositlerin yani bizi mikroplara karşı koruyan beyaz hücrelerimizin sayısı önemli ölçüde azalmış olabilir. Doktor gerekli tedaviyi verecektir. Özellikle bu dönemde havasız ortamlarda bulunulmamalı, hasta bireylerle bir araya gelinmemelidir. Saç dökülmesi özellikle meme kanseri tedavisinde kullanılan ilaçlarda istenmeyen bir yan etkidir. Bu geçici bir yan etkidir ve kemoterapi bittikten sonra saçlar yeniden çıkacaktır. Bu dönemde peruk, bandana ve benzeri cihazlar kullanılabilir.
- Cinsel ilgi ne zaman geri dönebilir?
Yorgunluk, halsizlik, üzüntü ve fiziksel zayıflık cinsel yaşamı olumsuz etkileyebilir. Bu durum geçicidir. Kemoterapi sürecinde cinsel ilgi konusunda genellikle bir yasak yoktur. Ancak kanserin bulunduğu yere göre (rahim ağzı ve vajina kanseri) cinsel yaşam doktorunuz tarafından geçici olarak yasaklanabilir. Veya kemoterapi sırasında bazı özel durumlar ortaya çıktığında; Örneğin lökositler düştüğünde enfeksiyonlardan korunmak için cinsel hayata ara vermek gerekebilir. Bu durumlar dışında kemoterapi sırasında cinsel yaşam devam edebilir. Hatta tedavi sürecinde cinsel ilişkinin sevgi ve şefkatle yaşanması hastaya moral verir, güçlendirir ve mutlu eder. Bu yanlıştır çünkü kemoterapi ve radyoterapi yoluyla vücuda alınan ilaçlar cinsel ilişki yoluyla karşı tarafa geçemez.
- Tedavi süresince doktor-hasta ilişkisi nasıl olmalıdır?
Kemoterapi birçok yan etkisi olan zor bir tedavi yöntemidir. Hasta yan etkiler konusunda yeterince bilgilendirilmeli ve bunlarla baş edebilmesi için uygun şekilde yönlendirilmelidir. Bu nedenle doktorla temas çok değerlidir. Hastanın rahat etmesi için hekimin kendisine zaman ayırması, samimi ve sıcak bir ilişki kurması önemlidir. Kemoterapi sonrası sorun yaşamanız durumunda doktorunuza ulaşabilmeniz de oldukça önemlidir. Bunu telefonla, kısa mesajla ya da bizzat gelerek yapabilir. Duygusal açıdan çok hassas ve kırılgan oldukları bu dönemde hekimleriyle olan ilişkilerinin yeterli olması onlara manevi açıdan da önemli destek sağlıyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı