Beykoz Barınağı veterineri: Kutuda unutulan ve aç bırakılan kediler var
Beykoz Belediyesi Hayvan Rehabilitasyon Merkezi’nde çekildiği belirtilen görüntülerin sosyal medyada yayınlanmasının ardından barınaklar yeniden gündeme geldi. Bu görüntülerde kedi ve köpeklerin kötü koşullarda yaşadığı hatta ölü hayvanların kafeslerde tutulduğu görüldü. İddiaya göre bu görüntüler merkezde çalışan bir veteriner tarafından çekildi.
T24’ten Tuğçe Tatari, görüntüleri çeken veteriner Ege Kabataş ile konuştu. Kabataş, barınakta hayvan ölümlerini araştırdığını ve bu nedenle işten çıkarıldığını söyledi.
‘EN TEMEL VE ACİL İHTİYACI KÖPEK BÖLÜMÜNDE GÖRDÜM’
T24’te yer alan habere göre 27 yaşındaki Veteriner Hekim Ege Kabataş, şu anda Aksaray Üniversitesi’nde cerrahi üzerine yüksek lisans yapmakta olan idealist bir görünüm sergileyen genç bir vatandaş. Mezun olduktan sonra özel sektörde veteriner hekim olarak çalıştı ve kendi veteriner kliniğini açtı ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle devam edemedi.
İş ararken Beykoz Belediyesi’nin Veteriner Hekim arandığı duyurusunu, profesyonellerinin ve öğretmenlerinin yönlendirmesiyle öğrenip başvurdu. Kişisel bilgileri, adli sicil kaydı, güncel sağlık raporları ve diğer belgeleri talep edildikten sonra iki ay süreyle ‘incelemeye’ tabi tutuldu. İki ay sonra mülakata çağrıldı ve sicilindeki 1000 TL para cezasının ne olduğunu sordu. Sosyal medyadan girdiği bir tartışma sonucunda ‘huzuru bozma’ suçundan para cezasına çarptırıldığını söyledi.
Bu durumun işe alımında bir sorun teşkil etmeyeceği ve değersiz olduğu kendisine bildirildikten sonra çalışmaya başladı. Ege Kabataş’a oryantasyon süreci verildi ve bu süreçte çalışmak istediği alanı seçmesi istendi. En temel ve acil ihtiyacı ‘köpek’ bölümünde gözlemlediği için seçti.
‘YÖNETİM OLAYLARA ‘DUR’ DEMEDİ’
Kafeslerin kapasitesinin üzerinde (300’e yakın köpek tedavi, 500’e yakın köpek doğal alanda beslenme ve temizlik hizmeti bekliyor), hasta ve ameliyatlı hayvanlarda hijyen ortamı ve açık yaralıların tedavi sürecinde önemli sorunlar tespit edildi. Evrakları eşleştirerek ve yönergeleri takip ederek sistematik bir çalışma oluşturmaya odaklıdır.
“Çok emek isteyen bir sisteme dönüştü. Belgeler yazılacak ve fiziki güç artacak tabi ki hemen huzursuzluklar ve lobiler başladı” yaşadığı süreci anlatıyor. Sadece tedavi için zaman ve emek harcamak değil, değişen çalışma koşullarına karşı ortaya çıkan dirençle de çaba sarf etmek gerekiyor. İşlerin artmasıyla birlikte ev içinde başlayan tartışmalar, gece evleri basıp mesai saatlerinde üzerlerine basmaya kadar varır. Baskılara rağmen işini yapmayanları, eksik yapanları tespit edip haklarında yasal işlem başlatmak istiyor. Her birini müdüre bildirir.
Ancak kendisine yapılan işlemler, hayvanları gününde ve saatinde beslememek veya temizlememek olarak geri dönüyor. Yönetim de bu olaylara ‘dur’ demiyor. Söylememe sebebini ‘belirli bir düzenlemenin olmaması’ olarak gösteriyor.
BARINAKTA HAYVANLAR KAYBOLUYOR
O günlerde belediye kurban komitesine Ege Kabataş atanmıştı. 40 işletmeyi denetliyor. Ve bu denetimler sırasında bazı işletmelerde veremli hayvanların kurbanlık olarak kesildiği tespit edilmiştir. “Hastalıklı organları yok ettirmek istedim, ‘Bu ete alıcı var, Afganlara satıyoruz, kendileri istiyorlar’ dediler. Ben tabi ki bu açıklamayı kabul etmedim ama bana ‘Siz kimsiniz, menajerinizi tanıyorum’ denildi ve üzerime yürüdüm ve gerginlik sonunda görevlinin emriyle olay yerinden alındım. müdür. Çekildim. Düşünebiliyor musunuz, et insan sağlığını tehdit ediyordu ama herhangi bir yaptırım uygulamama izin verilmedi” diyerek yaşadıklarından sadece birini anlatıyor.
Ege Kabataş bu olaydan sonra tüm görevleri, görev yerlerini ve yaşananları düşünmeye başlar: “Yarın yapmayacağım veya uygun bulmadığım bir eylemle ilişkilendirilebileceğimi düşündüm ve karar verdim. Manzaraları da ekleyerek bu olayla ilgili her şeyi kaydetmeliyim.” Bu arada barınakta hep bir ‘hayvan kaybolması’ durumu yaşanıyor. Bu hayvanların nereye uçtuğu belli değil. Hesabını soracak muhatap bile yok. Çünkü kimse sorumluluk almıyor.
48 KEDİ İZİN GÜNÜ ÖLDÜ
Kabataş, yaşlı adamın yeni işe alınan bakıcıya köpekleri göstererek “direniyor bak, tekme basacaksın, ağzını kıracaksın” diyerek ders verdiğini ve Konya’da yaşananların da bu yaklaşımla gerçekleştiğini anlatıyor. Ve gördüğü her uygunsuzluğu teşhir eder, uygunsuzluğa itiraz eder. Daha sonra ‘kedi bölümünde sorunlar olmuş’ denilerek ‘köpek’ bölümünden alınır. “Sonra kedi reyonunda katliam olduğunu gördüm” diyor.
Katarakt tedavisi, kısırlaştırma ve kolay ameliyatlar için barınağa gelen kediler bile ölüyor. Doğal olarak bu durum hayvan getirenlerde doğal yansımalara neden oluyor. Ege Kabataş da kedi bölümünde bir düzenleme yapacak. “Süreç, köpek departmanı kadar sorunluydu” diyor.
Ölen hayvanlar canlılarla aynı kafeste günlerce kalır, tespit edilir ve tedavi rejimi başlatılır. İzinli olduğu günün ardından işine döndüğünde tedavi sürecindeki 48 kedinin öldüğünü görür.
O kızgın. Belgeye bakıldığında; inceleme yok, bulgu yok, sadece ‘ex’ kararı var. Yasal sedasyon sürecinde T61 diye bir ilaç kullanılıyor ama o ilaç o gün envanterde bile yok. Yani bu 48 hayvanın nasıl öldüğü-öldürüldüğü bilinmiyor.
Ege Kabataş, araştırdığında bu ölümleri vardiyasında yazdığını öğrendiğini söylüyor. “Bu olayla birlikte içeride ne olduğunu tespit etmeye, ilgili kişiler hakkında tutanak tutmaya ve olay yeri tespiti için fotoğraf çekmeye başladım. Daha sonra beni suçladılar ama görüntüleri yaymak için değil, üzerinden geçmek için çektim. ve sorunları çözelim.Zaten tutanak ve tutanak kurumun bilgisayarında ekli.Görselleri mevcuttu” diye açıklıyor.
YETKİLİLERE SÖYLEDİ AMA CEVAP VERMEDİ
Bir gün 19 hayvan kayıp, bir gün 6… Bu hayvanlara ne oldu kimse bilmiyor. Kimse cevap vermiyor. Ege Kabataş, “Kutuya girip kutuda unutulan ve açlıktan ölen hayvanlar var ve sorumlu veteriner benim ama kimseyi sorumlu tutamam, bir düşünün” diyor Ege Kabataş. Ve bu olayları araştırmaya, hayvanı sokaktan alan arabayı tespit etmeye başlar.
Sorumluyu bulup savunmasını ister, tutanağı düzenler. Çok kısa bir süre sonra “Hakkınızda yapılan soruşturma sonucunda sicilinizde suç tespit edildi ve işinize son veriyoruz” diyerek binadan ve özellikle kayıtlara ulaşma şansından uzaklaştırılıyor. “.
AK Parti bu sürecin ardından topladığı bilgilere MKYK üyelerini, Beykoz Belediye Başkanını ve AK Parti teşkilatını gönderir, olanları anlatır ama konuyla ilgilenen kimseyi bulamadığını söyler.
Son olarak Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Murat konuyu Aslan’a anlatır. Yaşananların felaket olduğunu, üzgün olduğunu söylediğini ancak bir yanıt alamadığını belirtiyor. “O ana kadar haklı olduğumu, işime geri dönmem gerektiğini, usulsüzlüklerin peşine düşüp buna bir son vermem gerektiğini düşünerek hareket ediyordum. O noktada istenmeyen şeyin bunu yapmamak olduğunu anladım. Bunun olmasına izin ver, bunu değiştirmek istedim” diyor.
Ve bu süreçte barınakta daha önce çalışan başka bir çalışanın da emsal sorunları olduğunu bir kez daha öğrenir ve ‘çamaşır suyuyla hayvanları öldürüyorlar’ tezi üreterek yasal süreç başlatır. Ege Kabataş, elde ettiği bilgi ve görüntülerle o belgeye kendisi eklemiştir.
‘TEDAVİ BEKLEYEN HAYVAN BİLE UYUMUŞTU’
Ancak hızla görmeye, duymaya ve hatta deneyimlemeye alışık olduğumuz bir süreçle karşı karşıya kalınmaktadır. Hakkında “örgüt ile birlikte hareket ederek kin ve kin ve düşmanlığa tahrik” kabahatinden dava açılır. Beş yıl hapis cezasıyla yargılanıyor. Hukuki sürecin dışında hayvanseverlere ‘uyuşturucu kullanıyordu’ tipi prestij saldırıları başlıyor.
Peki diyorum, mesleğe devam etmek istiyor musun, yoksa olur mu, uğraşamazsın mı diyorsun? “Aksine” diye yanıtlıyor, “Tabii ki mesleğimde ısrarcıyım. Veterinerlik alanında büyük bir değişime ihtiyaç var, özellikle barınaklarda, sivil toplum kuruluşlarının devreye girmesi gerekiyor.”
Ve ekliyor: “Sığınak işletmecisinden teknisyenine kadar herkesin son model arabaları, özel şoförleri var, bunların incelenmesi lazım, maaşlar ortadayken bu yüksek şartlar nasıl olabiliyor. barınaklarda sadece o barınakta o yıl karşılanan talepler değerlendirilecek.’30 bin talep ‘Yaptık, büyük başarı’ denilecek… 30 bin hayvan toplandı evet ama getirilen hayvan bile. topal olduğu ve tedavi beklediği için merkeze yatırıldı.Sıradan insanlar işin bu kısımlarıyla ilgilenmezler.Ve bu çark onlar ilgilenmedikçe de devam eder…”